SARS (‘Severe Acute Respiratory Syndrome’) Konusunda
Yeni Gelişmeler
Dr. Murat Akova
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi,
İç Hastalıkları Anabilim Dalı,
İnfeksiyon Hastalıkları Ünitesi
19 Nisan itibariyle toplam 5
kıtada 25 ülkeden 3461 olgu bildirilmiştir. 17 ve 18 Nisan’da daha önceden
olgu bildiriminde bulunmayan Moğolistan (3), Avustralya (3) ve Hindistan’dan
da (1) yeni olgu bildirimi yapılmıştır. Şimdiye dek bildirilen ölüm sayısı
170’dir.
Tanımlar: Dünya Sağlık
Örgütü (DSÖ) SARS için iki farklı hasta grubu tanımlamaktadır:
1) Şüpheli olgu tanımı:
A) 38
ºC üzerinde ateş ve
öksürük veya solunum zorluğu olan ve
Semptomların başlangıcından önceki 10 gün içinde
SARS olduğu bilinen ya da şüphelenilen bir kişiyle yakın teması olan veya
hastalığın bulaştığı bilinen ülkelerden birisine seyahat öyküsü olan veya
bu
ülkelerden birinde yaşayan hasta kişi
B) 1 Kasım
2002’den sonra nedeni bilinemeyen akut solunum yolu hastalığı nedeniyle ölen,
ancak ölüm nedenini ortaya koymak amacıyla otopsi yapılmayan ve semptomların
başlangıcından 10 gün öncesine kadar aşağıdaki temas şekillerinden bir ya da
daha fazlasına maruz kalan olgu
Şüpheli veya
olası SARS hastası ile yakın temas*
Hastalığın
bulunduğu bölgelerden birine seyahat**
Hastalığın
bulunduğu bölgelerden birinde yaşıyor olma**.
* WHO yakın teması şüpheli
veya olası SARS’lı hastanın bakıcısı olma, birlikte yaşama, hasta vücut
sıvıları veya sekresyonları ile temas etme olarak tanımlamaktadır.
** Hastalık bölgesi olarak,
SARS’ın lokal yayılım gösterdiği ülkeler kastedilmektedir
2) Olası olgu tanımı:
Şüpheli
hastalardan birinde akciğer grafisinde pnömoni veya ARDS ile uyumlu
infiltrasyon saptanması veya otopside nedeni açıklanamayan ‘respiratuar
distres sendromu’ bulunması olgunun olası SARS sınıfına girmesini
sağlamaktadır.
Yeni epidemiyolojik
veriler: DSÖ’nün 18 Nisan tarihli raporunda Hong Kong’ta SARS salgının en
yoğun şekilde yaşandığı “Amoy Gardens” isimli apartman komplekslerinin
bulunduğu bölgede salgının şiddetine yönelik yapılan epidemiyolojik
araştırmanın ilk verileri yayınlanmıştır. Daha önceden yapılan
spekülasyonlarda bu bölgede hastalığın hamamböcekleri aracılığı ile
yayılabileceği söylenmekteydi. Araştırıcıların bulgularına göre, hastalık
kanalizasyon sistemindeki defektler aracılığı ile yayılmıştır. Epidemiyolojik
araştırma sonucunda, 14 Mart’ta hastalanan ve 14 ve 19 Mart’ta E Blokta
yaşayan akrabalarını ziyaret eden 33 yaşında bir erkek hastanın bu sırada
ishali olduğu saptanmıştır. Hastanın ziyareti sonrasında apartman
kompleksinde, özellikle de E Blok’ta hızla yayılan bir salgın başlamış ve 15
Nisan itibariyle burada oturan 315 kişi hastalığa yakalanmıştır.
Epidemiyologlar E Blok’ta kanalizasyon havalandırma sistemlerinde çatlaklar,
banyolar içinde suyun direne olduğu borularda defektler olduğunu ve banyo
pencerelerinin açıldığı apatman boşluğundaki aerodinamik etkilerle birlikte
banyolardaki havalandırma fanlarının salgının bu denli yaygın olmasından
sorumlu olduğunu düşünmüşlerdir. SARS’lı hastalardan birinin tuvaletinin
içinden SARS virüsü izole edilmiştir. Ancak başka yüzeylerden virüsü saptamak
mümkün olmamıştır. DSÖ yetkilileri araştırma sonucunda hastalığın hava, su
veya infekte toz aerosolleri ile yayıldığına dair veri bulunmadığını
bildirmişlerdir..
Hindistan 17 Nisan’da ilk SARS
bildirimini yapmıştır. Batı sahilindeki eyaletlerden biri olan Goa bölgesinde
saptanan hastanın iyileştiği, ancak halen evinde izolasyonda tutulduğu
bildirilmiştir. Hastanın bulguları ortaya çıkmadan önce Singapur, Hong Kong
ve Mumbai’yi ziyaret ettiği saptanmıştır. DSÖ yetkilileri bir süredir
korkulanın gerçekleştiğini ve hastalığın Hindistan anakarasına ulaştığını
ifade etmekte, bu ülkedeki nüfusun kalabalıklığı ve çevre sanitasyon
koşullarının yetersizliğinin hastalığın hızlı yayılımına yol açabileceği
endişesini taşıdıklarını belirtmektedirler. Ancak bir hastanın saptanarak
bildirimi yapılmasının, sağlık otoriteleri tarafından gerekli önlemlerin
alındığına işaret ettiğini ve bu durumun sevindirici olduğunu
söylemektedirler.
18 Nisan itibariyle DSÖ,
toplam 5 kıtada 25 ülkeden 3461 SARS olgusu bildirildiğini ve 170 ölüm meydana
geldiğini duyurmuştur.
SARS etkeni Coronavirüs’e
ilişkin gelişmeler: Dünya Sağlık Örgütü 16 Nisan 2003’te SARS etkeninin
daha önceden bilinmeyen yeni bir Coronavirüs olduğunu ve bu yeni virüse ‘SARS
virüsü’ adı verildiğini açıklamıştır. Yeni virüsün genetik şifresi de çözülmüş
ve bilinen Coronavirüs türleriyle sadce %50-60 oranında genetik benzerliği
olduğu saptanmıştır. New England Journal of Medicine’ın web sayfasında 15
Mayıs 2003 tarihinde bu konuda yayınlanan iki elektronik makalede, virüsün
eldesiyle PCR aracılığıyla hasta materyallerinde virüsün genetik materyalinin
saptanabildiği açıklanmıştır. Buna göre araştırıcılar hasta balgamında 100
milyon/ml’ye varabilen oranda viral RNA partikülü saptandığını, hastalığın
akut döneminde serumda, nekahat döneminde ise gaitada çok düşük yoğunlukta
viral RNA’ya rastlandığını bildirmişlerdir.
Laboratuar tanı yöntemleri:
Halen tam güvenilir ve pratikte uygulanabilir bir tanı testi geliştirilimiş
değildir. Ancak değişik laboratuarlar bu türede bir testi geliştirmek için
çalışmalarını sürdürmektedirler. Aşağıda halen geliştirilme aşamasında olan
bu testler sayılmaktadır:
1)
Moleküler testler (PCR): Bu tetsle çeşitli örnekler (kan, gaita, solunum
sekresyonları ve dokular) içinde SARS virüsüne ilişkin genetik materyal
araştırılmaktadır. Test için gerekli primerleri “WHO network” laboratuarları
sağlamakta olup, halen dünyada pek çok ülkede kullanılmaktadır. Ülkemizde
başta Hıfzısıhha olmak üzere çeşitli laboraturalar bu primerleri sağlamak
üzere girişimde bulunmuş olup, kısa süre içinde bu testin ülkemizde de
yapılabilir hale gelmesi beklenmektedir. Hamburg’da bir Alman biyoteknoloji
firması kullanıma hazır PCR test kiti geliştirmiş olup, kit pozitif ve negatif
kontrolleri de içermektedir. Halen testin performansını saptamak için çeşitli
laboratuarlarda deneyler sürüdürülmektedir. Kullanılmakta olan PCR testleri
yüksek özgüllüğe sahip olmakla birlikte, duyarlılıklarının düşük olduğu
bildirilmiştir. Dolayısıyla testin negatif bulunduğu kişilerde hala SARS olma
olasılığı söz konusudur.
2)
Antikor testleri: ELISA testi ile SARS’lı hastaların serumunda, hastalık
semptomlarının başlangıcından itibaren 21. günde antikor saptamak mümkün
olmaktadır. Buna karşın immünfloresan yöntemiyle hastalık başlangıcından
itibaren 10. günde serumda antikorlar saptanabilmektedir. Ancak bu yöntem
fikse edilmiş SARS virüsünü, immünfloresan mikroskobu ile bu mikroskopu
kullanabilecek deneyimli bir uzmanı gerektirmektedir.
3) Hücre
kültürü: SARS virüsü başta solunum sekresyonları olmak üzere çeşitli vücut
salgı veya çıkartılarının hücre kültürüne ekilmesi sonucu elde
edilebilmektedir. Bu yöntem canlı virus varlığına işaret eden tek testtir.
Ancak deneyimli viroloji uzmanı ve yeterli altyapı varlığını gerektirmektedir.
Tedavi: SARS’lı
hastalarda gelişen pnömoni ve/veya ARDS için spesifik tedavi yöntemi henüz
tanımlanmamıştır. İn vitro koşullarda etkisiz olduğu gösterilmesine karşın
Hong Kong’daki hastanelerde tedavi edilen SARS’lı hastalarda ribavirin, ARDS
varlığında steroidle beraber yaygın olarak kullanılmaktadır. Uygulanan diğer
tedavi yöntemleri semptomatik ve destekleyici niteliktedir. Hastalıktan
korunmaya ilişkin daha önce tanımlanan yöntemler halen geçerlidir.
GENEL BİLGİLER
SARS nedir?
İngilizce ‘Severe Acute
Respiratory Syndrome’ kelimelerinin başharflerinden oluşan bir kısaltma olan
SARS dilimize ‘Ani gelişen ciddi solunum yetmezliği hastalığı’ olarak
çevrilebilir. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) 1 Nisan tarihi itibariyle şüpheli
hasta tanımını:
1)
38
ºC üzerinde ateş ve
öksürük veya solunum zorluğu olan ve
2)
Semptomların başlangıcından önceki 10 gün içinde
a.
SARS
olduğu bilinen ya da şüphelenilen bir kişiyle yakın teması olan veya
b.
hastalığın
bulaştığı bilinen ülkelerden birisine seyahat öyküsü olan veya
c.
bu
ülklerden birinde yaşayan hasta kişi olarak yapmaktadır.
SARS ilk kez 26 Şubat 2003’te
Hanoi’de 46 yaşında bir işadamında gelişen akut atipik pnömoni ve solunum
yetmezliği tablosu olarak tanımlanmıştır. Hastalığı ilk defa bildiren DSÖ
görevlisi Dr. Carlo Urbani’nin kendisi 29 Mart’ta SARS nedeniyle yaşamını
yitirmiştir. Ancak Çin’in Guandong bölgesindeki olguların Kasım 2002’den
itibaren ortaya çıktığı saptanmıştır.
SARS’ın semptom ve
bulguları nelerdir?
Hastalık genellikle 38
ºC’nin üzerinde bir ateş
ve titreme tablosu ile başlamaktadır. Eşlik eden diğer bulgular başağrısı,
bitkinlik, ishal ve yaygın miyaljidir. Başlangıç bulguları içinde solunum
yoluna ilişkin semptomlar içinde boğaz ağrısı ve kuru öksürük sıklıkla
rastlanan bulgulardır. Takiben hastaların bir kısmında ortalama 2-7 gün (en
kısa 1, en uzun 11 gün) içinde dispne hipoksemi ve ARDS tablosu
gelişmektedir. Hastaların önemli bir kısmında akciğer filminde fokal veya
yama tarzında infiltrasyon veya buzlu cam görünümü benzeri lezyonlar
saptanmaktadır. Saptanan lezyonlar daha çok alt zonlara lokalize olarak
bulunmuştur. Bu haliyle SARS bir atipik pnömoni tablosunu andırmaktadır.
Saptanan diğer laboratuar bulguları arasında lenfopeni, lökopeni veya
lökositoz, trombositopeni, hafif LDH, AST, ALT ve CK yüksekliği mevcuttur.
SARS hangi ülkelerde
tanımlanmıştır?
DSÖ verilerine göre 5 Nisan
2003 tarihi itibariyle yukarıdaki hasta tanımına uyan 19 ülkeden toplam 22416
hasta tanımlanmıştır. Hastalığın en sık bildirildiği ülkeler Çin (Guandong ve
Shanxi bölgesi 1220 hasta), Hong Kong (800), Singapur (101), ABD (115), Kanada
(127) ve Vietnam (59) dır. SARS nedeniyle şimdiye kadar ölen toplam hasta
sayısı 89 olup, bu ölümler toplam 6 ülkeden bildirilmiştir: Çin (49 ölüm),
Hong Kong (22), Kanada (9), Vitetnam (4) ve Singapur (6), Tayland (2).
DSÖ Hong Kong ve Çin’in
Guandong bölgesine zorunlu olmadıkça seyahat edilmemesini önermekte, Amerikan
Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC) ise bu ülkelere ek olarak Kıta
Çin’i, Singapur ve Vietnam’a zorunlu olmadıkça gidilmemesini tavsiye
etmektedir.
SARS nasıl bulaşmaktadır?
SARS esas olarak damlacık
infeksiyonu ile bulaşmaktadır. Hastaların vücut sekresyonlarının hastalığı
bulaştırmada önemli rol oynadığı sanılmaktdaır. Hastalığa yakalanan kişiler
SARS’lı bir hasta ile aynı ortamı/evi paylaşan veya hasta ile direkt yakın
teması olanlardır. Hastalığa yakalananlar içinde, infeksiyon kontrol
önlemlerini almadan SARS’lı hastalara bakım hizmeti veren sağlık personeli
önemli sayıda saptanmıştır.
SARS’lı hastalar ne kadar
süreyle hastalığı bulaştırabilirler?
Şimdiye dek elde edilen
veriler hastaların semptomatik oldukları sürece hastalığı
bulaştırabildiklerine işaret etmektedir. Ancak hastaların semptomatik hale
gelmeden önce hastalığı bulaştırıp bulaştırmadıkları bilinmemektedir.
SARS’ın etkeni nedir?
Halen SARS’ın etkeni kesin
olarak saptanamamıştır. Şimdiye kadar elde edilen bulgular yeni bit tür
coronavirus olabileceğine işaret etmektedir. CDC dahil toplam 10 laboratuarda
hastalardan coronavirus’a ilişkin bulgular elde edilşmiştir. Bu bulgular
arasında virus kültürü, elektron mikroskopik görüntüler ve PCR ile virus
nükleik asid amplifikasyonu sayılabilir. Ayrıca hastalığın tanısına yönelik
diagnostik bir test geliştirme çalışmaları da sürmektedir. Şimdiye dek
bilinen Coronavirüs türleri sağlıklı insanlarda hafif üst solunum yolu
infeksiyonuna, immünsüpresif hastalara pnömoniye, hayvanlarda ise solunum,
gastrointestinal, hepatik ve nörolojik hastalığa yol açmaktadır.
Coronavirüsler ortamda 3 saate kadar canlı kalabilmektedir.
Hastalıktan korunmaya karşı
alınacak önlemler nelerdir?
Hava yolculuğu sırasında
SARS’ın bulaşma olasılığı kesin olarak bilinmemektedir. Ancak tüberküloz gibi
solunum yoluyla bulaşan diğer hastalıkların hava yolculuğu sırasında bulaştığı
bilindiğinden böyle bir olsalığın SARS için de söz konusu olabileceği tahmin
edilmektedir. Salgının olduğu bölgelerden gelen yolcular 10 gün süreyle SARS
semptomlarının ortaya çıkması açısından uyarılmalı ve semptomatik olmaları
halinde en yakın sağlık kuruluşuna başvurmaları sağlanmalıdır. DSÖ’nün 4 Nisan
tarihi itibariyle önerdiğine göre, uçak içinde SARS semptomları gösteren bir
hasta saptanması halinde bu kişiyle aynı sırada ve 2 ön 2 arka sıraya kadar
olan bölümlerde oturan yolcular ve kabin görevlileri ile hastaya bakım veren
tüm yakınları hasta ile temas etmiş kabul edilmelidir. Hastaya ağzını örtecek
bir maske verilmeli ve sadece bu hastanın kullanımı için bir tuvalet
ayrılmalıdır. Hasta sekresyonları ile direkt temas edilmemelidir. Yakın
temas kategorisine giren kişilerin temas sonrasından itibaren 10 gün süreyle
semptomlar açısından izlenmesi gerekmektedir. Eğer hastalık bulgularını
gçsteren kişi kabin görevlilerinden birisi ise uçak içinde bulunan tüm kişiler
hasta ile yakın temas etmiş kabul edilmelidirler. Bu kişilerin de 10 gün
süreyle semptomlar açısından izlenmeleri gereklidir. Hong Kong ve Singapur
gibi bazı ülkelerde hastalığın inkübasyon döneminde kabul edilen bu gibi
kişilere karantina önlemleri uygulanmaktadır. 4 Nisan tarihi itibariyle ABD de
SARS’ı karantina uygulanabilir bulaşıcı hastalıklar listesine almıştır.
SARS olduğu tahmin edilen
kişilerin hastalıkları süresince izolasyonları gereklidir. Bu izolasyon
semptomları şiddetli olan kişiler için hastanede, hafif semptomları olanlar
için evde yapılmalıdır. Ateş ve solunum yolu semptomları geçtikten sonra 10
gün süreyle işe, okula veya toplu kişilerin toplu halde bulunduğu alanlara
gitmememeleri, ev dışı faaliyetlerini kısıtlamaları önerilmektedir. Hasta ile
aynı evde yaşayan kişiler bu 10 günlük süre içinde el yıkama başta olmak üzere
infeksiyon kontrol önlemlerine uymaları gerekmektedir. SARS’lı her hastanın
ev içinde veya diğer kişilerle yakın teması halinde bir maske takması, eğer
takamıyorsa diğer kişilerin maske takması gereklidir. SARS’lı hastaların her
hangi bir vücut sıvısına temas halinde mutlaka atılabilir eldiven kullanılması
gereklidir. Temas sonrası eldiven derhal çıkartılmalı ve eller yıkanmalıdır.
SARS hastalarının kullandığı yemek gereçleri, havlu ve yatak çarşafı gibi
eşyalar başkaları tarafından kesinlikle kullanılmamalıdır. Ancak sıcak su
sabunla yıkandıktan sonra bu gereçlerin başkları tarafından kullanılmasının
sakıncalı olmadığı belirtilmektedir.
Ev içinde yüzey temizliğinde
kullanılan temizleyiciler ortam temizliği için yeterlidir. Ancak bu
temizliğin sık sık yapılması gerektiği bilinmelidir.
SARS’lı hastayla aynı evde
yaşayan kişilerin SARS semptomları geliştirmedikleri sürece ev dışı
faaliyetlerini kısıtlamalarına gerek yoktur.
SARS için bir tedavi
yöntemi var mıdır?
Kanada ve Hong Kong’tan
bildirilen olgu raporlarında hastaların büyük çoğunluğunun empirik olarak oral
oseltamivir, geniş spektrumlu antibiyotikler (amoksisiln/klavulanat,
seftriakson, sefepim’den biri ile kombine halde klaritromisin veya
azitromisin), kortikosteroid ve intravenöz ribavirin aldığı belirtilmektedir.
Ancak etkenin bilinmediği böyle bir durumda empirik ilaç tedavisinin etkinliği
konusunda yorumda bulunmak mümkün değildir. ARDS geliştiren hastalarda mekanik
ventilasyon kullanılmakta ve diğer destek tedavileri uygulanmaktadır.
Kaynaklar
DSÖ ve CDC sayfalarında (1,2)
günlük olarak elde edilen veriler yayımlanmaktadır.
1)
www.cdc.gov/ncidod/sars
2)
www.who.int/csr/sars
3)
www.nejm.org
|